Pages

Term of Use

Labels

Archive for 2009


Seyyid Battalgazi
M. S. 395 yılında Roma'nın ikiye bölünmesiyle, Frigya, Bizans toprakları bölümünde kalmıştır. Eskişehir ve çevresindeki şehirler, bu dönemde eski önemlerini yitirmişlerdir. Sadece Pressinus ticaret yolu üzerinde bulunan Dorlion Kaplıcaları varlıklarını sürdürebilmiştir. Bizans topraklarını istila eden Arap orduları , Eskişehir yakınlarına kadar gelmişlerdir. 708 yılında Abbas Bin Velid ve 778 yılında Masan Bin Kataba burayı işgal etmiştir.

7. yy.'ın sonundan, 10. yy.'ın sonuna dek 300 yıl süren Bizans-Arap Savaşları bazı efsane ve destanların doğmasına neden olmuştur. Bunlardan en önemlisi Seyit Battal Gazi Destanı'dır. Seyit Battal Gazi Destanı'nın Bizanslılarca uyarlanmış şekli "Digenis Akritas"destanıdır.

Efsaneye göre Seyit Battal Gazi, Abbasi Halifeleri Mutasım ve Vathig zamanında yaşamıştır. Fakat dünyaya geleceği, Hz. Muhammed'e ölümünden önce Cebrail tarafından haber verilmiştir. Bu yüzden peygamberin bir adamı mağarada saklanarak 200 yıl bekler. Peygamberin sözünü yerine getirir ve Seyit Gazi'nin atı Aşkar Divzade'yi kendisine verir.

Başka bir efsaneye göre: Seyit Gazi'nin babası Malatya Sultanı'nın ordusunda kumandandır. Rumlar'a karşı yaptığı bir savaşta ölür. Seyit Battal on üç yaşına geldiğinde bütün İslam bilimlerini öğrenmiştir. Kılıç kullanmakta ve ata binmekte üstüne yoktur. Babasının intikamını almak üzere yola çıkar ve yirmi dört saat içinde düşman ordusunun kumandanını, kardeşini ve belli başlı on dört kumandanı daha öldürür. Hint'ten, Mağrib'e, zaferden zafere koşar ve yedi deniz ötesine kadar adı korku saçar.

Tanrı ona aynı zamanda doğa üstü güçler vermişti. Öyle bir sesi vardı ki, savaş meydanında bir kükredi mi yetmiş iki bin kâfir darmadağın olurdu.

Bir rivayete göre bir Rum Kalesi 'nin kumandanının kızı, Seyit Battal'a aşıktır. Bu kalenin kuşatılması sırasında bir gün Battal kırda uyurken, kumandanın kızı kaleden bakar ve babasına imparator tarafından gönderilen yardımı görür. Seyit Battal'ı uyandırmak üzere kâğıda birkaç satır yazar, bir taşa sarıp atar. Bu küçücük taş, kahramanın tam kalbine rastlar ve onu hemen öldürür. Bu kazada Allah'ın iradesi kendini göstermiştir. Yoksa bu kadar olağanüstü güçleri olan bir kahramanın, hiçbir düşman tarafından yenilmesi mümkün değildir.

Antik Çağ'da Nakoleia adıyla anılan Seyitgazi, o dönemde önemli bir kent durumundadır. Ancak Hristiyanlık Çağı'nda, kent eski gücünü yitirir ve Synnada Metropollüğü'ne bağlanır. 198 yılında ise tekrar "Metropollüğe" yükselir. 9. yy/dan sonra artık Nepoleia adına rastlanmaz. Bu arada Bizans eyaletlerine yayılan Selçuklular, 1074 yılında Frigya sınırına kadar gelirler. Daha sonra arka arkaya gelen akınlar nedeniyle Napoleia önemini kaybeder. Haçlıların 1079'da Napoliea üstünden, Anadolu'nun içlerine kadar girdikleri rivayet edilir.


Başka Kaynak
BATTAL GAZİ DESTANI
Destanlar tarihin bir şey söylemediği tarihsel dönemlerin ışık tutan yegane kaynaklardır. Destanlar adeta milletlerin masallaştırdıkları tarihleri olup, yaşanan sosyal olayların bıraktığı izler zaman içerisinde, halkın muhayyilesi ile yoğrula yoğrula şekillenir. Zaman ve mekan bakımından değişikliğe uğrasa da toplum hayatında yaşananlara ait izleri hep muhafaza ederler. Destanlar ortaya çıktıkları dönemde halk değerleri içerisinde önemli yere sahip; meziyetleri(yiğitlik, mertlik) öne çıkararak , özellikle milletlerin tarihlerindeki “yeni Kuruluş” dönemlerinde hasımlarla yapılan mücadelelerde halkın birbiri ile ve vatanları ile kenetlenmelerine hizmet ederler.
Battal Gazi ve destanı da bu bağlamda yani Anadolu‘nun Türkleştirilmesi ve Müslümanlaştırılması döneminde Bizans’lılarla yapılan mücadelelerin ortaya çıkardığı kahraman ve bu kahramanın yiğitliğini anlatan hikayesidir.
Anadolu’ya Türk akınları 359 yılında Hun akınları ile başlamıştır. VII. Yüzyıl başlarında İslamiyetin doğuşu ile birlikte güçlenen İslam devleti Anadolu’ akınlar yapmaya başlamış, Abbasiler döneminde İslamı seçen Türklerden oluşturulan İslam ordularının Anadolu akınları VIII. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren yoğunlaşarak devam etmiştir.
1071 yılına gelinceye kadar Anadolu ‘nun doğu sınırları Müslümanlarla Bizaslılar arasınsa sık sık el değiştiren bölgeler olagelmiştir. Özellikle Tarsus-Malatya doğrultusunda çizilecek hattın kuzey ve güneyi büyük ölçüde devamlı mücadele sahası olan bir bölge idi.
İşte Battal Gazi destanı bu tarihsel bağlamda doğmuştur.
Arap ve Türk edebiyatında özellikle halk romanlarındaki yiğit ve cengâver Battal Gazi ile eski adıyla Akroinon yeni adıyla Seyitgazi kasabasında büyük bir külliyenin içerisinde yatan Abdullah El Battal’ın aynı kişi olup olmadıkları kesin olarak bilinememekle beraber ; Bu büyük destan kahramanının yaşayıp yaşamadığı hakkında her hangi bir münakaşaya lüzum görmüyoruz, zîra hem matbuatta, hem halk şiirinde hem de halk geleneğinde Battal Gazi yaşamış ve yaşamaktadır
Seyyit Battal Gazi'nin yaşadığı hakkında en küçük bir şüphemiz yoktur. Ancak maceralarının bütünü doğru mudur? Bu soruya şöyle cevap vermekle yetineceğiz: Seyyit Battal Gazi, halk hikayelerinde ve yazarların çeşitli eserlerinde «Fevkal beşer» dediğimiz olağan üstü yetenek ve gücü ile tanıtılmış ve yakınlığı. olan bütün olaylar O'na mal. edilmiştir. Gerek manevi, gerekse maddi yönden O'nun varlığı büyüklüğü ortaya koyulmağa çalışılmıştır.
BATTAL GAZİ DESTANININ (BATTALNAMENİN) ÖZETİ
Bir gün Hz. Muhammed ashabiyle otururken vahy gelmediğinden bahisle güzel mevzulardan konuşulmasını ister. Ashabdan Abdülvehhab, Rum vilayetinden bahseder. O anda gelen vahyde bu vilayetin iki yüzyıl sonra Cafer adında bir yiğit tarafından Müslüman edileceği bildirilir. Hüseyin Gazi, peygamber soyundan bir kişidir. Malatya'ya yerleşmiştir Malatya'nın önde gelen kişilerindendir. Bir oğlu vardır ve adı Cafer'dir.
Hüseyin Gazi, bir av esnasında Rum beylerinden Mihriyayil tarafından hile ile öldürülür. Cafer genç bir delikanlı iken babasının katillerini öldürür ve Serasker olur. Bundan sonra Kayser ordularıyla yapılan iki savaşta Cafer üstün başarılar gösterir ve Malatya beylerinin güvenini kazanır.Kayser, Ahmer komutasındaki bir. başka orduyu Malatya üzerine gönderir. Cafer, Ahmer'le yaptığı ferdi mücadeleyi kazanır. Bunun üzerıne Ahmer, müslüman olur. Kendisine Cafer tarafından «AHMET» ismi verilir. Ahmet de Cafer' e «Battal» ismini verir
Bu an dan itibaren Battal Gazi Bizanslarla girdiği sayısız savaşta gösterdiği kahramanlıklar destansı bir dille anlatılır.
Artık Anadolu’da müslümanlar açısından Bizans tehlikesi bertaraf edilmiş Battal gazi de Medine’ye yerleşmiştir. Ancak Battal Gaziden aman dilemiş Kayser Kanatur, Battala verdiği sözü unutur ve Malatya üzerine ordu gönderir. Ordu şehri yakıp yıkar Battal durumu işitince topladığı ordu ile Kayser ‘le savaşır. Kayser Nesih kalesine saklanır. Battal kaleyi kuşatır. Kale duvarının dibinde dinlenmek amacıyla uzanır ve uyur. Kaleden Battalın uyuduğunu gören Kayser ‘in kızı O’na aşık olur. Gelmekte olan Bizans ordusundan haberdar etmek için bir not yazar ve bu notu taşa sararak O’na atar.Uyandırmak için âşığı tarafından atılan taş Battalın başına değer ve Battalı öldürür. Prenses Battalın öldüğünü görünce kederinden kendi hançeri ile kendini öldürür.

ŞEKER Mehmet Prof.Dr.,Anadolu’nun Türk Vatanı Haline Gelmesi, Tükler Ansiklopedisi 6. Cilt. Sh.270, Ankara,2002
KÖKSAL Hasan Dr.,Battalnâmelerde Tip ve Motif Yapısı, Kültür Bakanlığı Yayını,1984 Ankara, sh.37
KÖKSAL Hasan a.g.e.
KÖKSAL Hasan a.g.e.

BATTALNAME



Seyyid Battal Gazi’ye ait kahramanlık hikâyelerini içine alan bir eserdir. Battal Gazi, 8. yüzyılda Emevilerin Anadolu’da Bizanslılara karşı açtıkları savaşlarda “Battal” (kahraman) lakabıyla ün kazanmış Müslüman bir Arap kumandanı olup asıl adı Abdullah’tır. Bu Müslüman kumandan hakkında söylenen kahramanlık hikâyeleri ve menkıbeler, 11. yüzyıldan itibaren Türkler arasında büyük rağbet görmeye başlamış ve Battal Gazi, gazi-velî hüviyetiyle yüceltilerek destan kahramanı haline getirilmiştir.

Battalname’de Battal Gazi’nin Anadolu’da Hıristiyanlarla yaptığı savaşlar konu edilmektedir. Bu savaşlarda merkez saha genellikle Malatya yöresidir. Savaşlar İslâmiyet-Hıristiyanlık mücadelesi şeklinde dini bir hüviyet taşır. Cihad ve gaza ruhu kendini kuvvetli bir biçimde hissettirir. Battal Gazi bu savaşlarda bir “evliya” karakteri sergiler. Devler ve caddarla savaşır; okuduğu dualarla büyüleri bozar; ateşte yanmaz; göz açıp kapayıncaya kadar uzun mesafeler aşar; Hızır’la yoldaştır, sıkışık zamanlarda ondan yardım görür. Kâfirleri İslâm’a davet eder, davetini kabul etmeyenleri öldürür. Her savaşın sonunda elde ettiği malı mülkü din uğruna savaşan yiğitlere dağıtır.

Türk gazi tipinin mükemmel bir örneğini aksettiren Battal Gazi, gerek kahramanlığı, gerekse evliya karakteriyle Anadolu insanı üzerinde son derece etkili olmuştur. Bu yüzden de Battalnâme Anadolu halkı arasında asırlarca sözlü olarak yaşamıştır. Ayrıca Anadolu dışında yaşayan Türk toplulukları arasında da sevilmiş, yazılıp okunmuştur. Tamamen Müslüman Türk geleneklerine göre meydana getirilmiş olan Battalnâme’nin yazıya geçiriliş tarihi henüz kesin olarak tayin edilememekle birlikte, eserin 11-12. yüzyıllarda Danişmendliler zamanında söylendiği ve Danişmendnâme’nin yazılış tarihi olan 643′ten (1245-46) önce yazıldığı tahmin edilmektedir.

Battalnâme’nin bugün bilinen nüshaları arasında yazıldığı döneme ait olanı yoktur. Eldeki nüshalar daha sonraki dönemde yazılmışlardır. Bilinen en eski nüsha 840 (1436-37) tarihini taşımaktadır (Arkeoloji Ktp., nr. 1455).15 Battalnâme, Darendeli şair Bakai (ö. 1785) tarafından 1183’te (1769) manzum olarak da yazılmıştır.


BATTAL GAZİ DESTANI’NIN DOĞUŞU

8.asırda başlayıp İstanbul’un Sultan Mehmet tarafından fethine kadar beş yüz yıl devam etmiş önce Arap-Bizans sonra Türk-Bizans mücadelesinin atmosferi içinde doğmuş bir destandır.


BATTAL NAMENİN KONUSU NEDİR?

8.Yüzyılda Anadolu’da Emevilerin Hıristiyan Bizanslılara karşı açtığı savaşlarda Battal lakabıyla ün kazanmış bir Müslüman kumandanın kahramanlıkları anlatılmaktadır.


BATTAL LAKABINI NEDEN ALMIŞTIR?

Mervan’ın oğlu Mesleme’nin (715) İstanbul kuşatmasında,kahramanlıklarıyla büyük ün yaptığından kendisine Battal (kahraman) lakabı verilmiştir.


BATTAL GAZİ KİMDİR?

Arap tarihçilerine göre Emeviler devrinde meydana gelen İstanbul kuşatmasında üstün kumandanlık ve yiğitlik vasıfları göstermiş ABDULLAH adlı bir kahramandır.

740 yıllarında Hıristiyan’larla yapılan savaşta ölmüştür.
Eskişehir’de Akroin denilen yerde vefat etmiştir.

İstanbul surları dibinde gömülü olduğuna inanılır.
Antakyalı ve Şamlı diyenler olduğu gibi Emeviler hizmetinde çalışan bir Türk olduğu da söylenir.


Battalname Destanında Tema

Kahramanlık


Battalname Destanında Mekân

Malatya ve Harput’tan İstanbul surlarına kadar olan bölgedir.


Battalname Destanı Dil Özellikleri

Battal name nesir halinde kaleme alınmakla beraber içinde bazı manzum bölümler de bulunmaktadır.

Battalname üslubu,hatta kelimeleri cümle kuruluşu ile Dede Korkut Hikayelerine benzer.

ÖRNEK

Seyyit, yürüdü kaleyi dolaştı ki fırsat bula,kaleyi ala.Bir yere vardı, gördü ki su gider.Ol suyu gözetti.Su geldi,bir deliğe girdi.Seyit eyitti: “İş bu hisara gider,eğer çare olursa iş bundan olur.” dedi.

Olağanüstülükler, abartmalar, kutsi özellikler vardır.

AŞKAR :Battal Gazi’nin atıdır. Gökten inmiş hatta Kâbe toprağından yaratılmıştır. Hz.Adem’den beri peygamberlerin, Hz.Muhammet’in (s.a.s), Hz.Ali ve Hz.Hamza gibi yiğitlerin atı olmuştur. Ölümsüz at, Battal’ı nice bela ve felaketlerden kurtarmaktadır.


BATTAL GAZİ’NİN AMACI

İslam’ı dört bir yana yaymaktır.


BATTAL GAZİ’NİN KARAKTERİ:

İslamın bütün emirlerini ahlâkını, adâlet, şefkat, insaniyet hükümlerini yerine getirir.
Zayıfı, düşkünü kadını öldürmez, asla şarap içmez, harama ve kumara bulaşmaz.
İslam ilimlerini ve diğer dinleri oldukça iyi bilir.
Dürüst, adaletli, alçak gönüllüdür. Tam bir Müslüman hayatı sürdürür.
Derin bir manevi aşkı vardır.


DESTANDAKİ TİPLER

BATTAL GAZİ

Cesurdur, hiçbir şeyden korkmaz.
Tek başına bir orduya karşı savaşır.
Bizanslılar, Hıristiyanlar, İslam’ı kabul etmeyen bütün din mensupları, Mecusiler, ateşperest ve putpereslerle vuruşur. Hepsini İslam’a davet eder.
Olağanüstü yetenekleri vardır, keramet gösterir.

Battal Gazi insanların yanında olağanüstü varlıklarla da; devler, cinler, gulyabanilerle de vuruşur. Bu savaşlar esnasında ona peygamber ve evliyalar yardım eder. Her savaş sonunda ganimetten pay almaz,ganimeti din uğruna savaşan askerlere dağıtır. Kendi sembolik bir şey alır. Ör : Kılıç


METİNDEKİ OLAĞANÜSTÜLÜKLER:

Daha 14 yaşında iken bileği bükülmez kahraman olması, silah kullanması ve her dem yeni bir icatla en büyük tehlikelerden kurtulmasıdır.
Peygamber soyundan olması.
Her savaşta galip olması.


İSLAM-TÜRK GELENEĞİNE AİT DEGERLER NELERDİR?

Yiğitlik
İmanlı olmak
Cömertlik
Yalan söylememek
Kötülüğe karşı iyilikle mukabele etmek gibi faziletlerdir.


İSLAMIN ETKİSİNİ BİR KISA BÖLÜM İLE ANLATALIM;

Akdağda düşmanın deniz gibi oldugunu gören BATTAL GAZİ ellerini göğe acarak: ”Ey ulu ALLAH’ım! Bütün zorlukları kolaylaştıran sensin. Ne olur bu zayıf kuluna biçareye lütfûnu ihsan et. Bu melunları bu alçakları, din düşmanlarını benim önümde boyun eğdir.” diye dua eder.


ÖLÜMÜYLE İLGİLİ RİVAYET

Afyonkarahisar’da 740 yılında öldüğü konusunda tarihçilerin birleştiği Battal Gazi ile yakın arkadaşı Ahmet Tarhan kaleyi ele geçirmek için sıkı bir kuşatma yapar, içeridekilerin dışarısı ile bütün bağlantılarını keser.

Kale komutanı, bunun üzerine Bizans İmparatoru’ na haber salar ve 100 000 kişilik bir ordu yardım için yola çıkar. Kalenin burçlarından Battal Gazi’yi görerek aşık olan komutanın güzel kızı O’na bir kötülük gelmemesi için çimler üzerinde uyumakta olan Battal Gazi’ye bağırır, ancak duyuramaz. Sonra bir kağıt yazar, taşa sararak üzerine atar. Battal Gazi, bir iki kıpırdandıktan sonra hareketsiz kalır.

Battal’ın uyunmadığını gören kız telaşlanır, babasına Türklerin komutanının çayırda uyuduğunu söyler ve güya O’nu öldürmek için zehirli bir hançer ister. Battal Gazi’nin yanına gelen kız onu ölmüş olarak bulur. Çünkü attığı taş, Battal’ın kulağına gelmiş ve ölümüne neden olmuştur. Kız üzülür ve hançeri kendi kalbine saplayarak hayatına son verir.

Bizans ordusu kalenin eteklerine geldiğinde amansız bir savaş başlar, Ahmet Tarhan askerleriyle birlikte şehit olur. Ahmet Tarhan Karahisar Kalesi’nin eteklerinde, şu anda Ulu Camii ‘nin karşısındaki mezarına gömülür. Yenilgiden sonra çok şiddetli bir fırtına başlar ve Battal’ın cesedini Eskişehir dolaylarına atar. Böylece Bizanslılar, Battal Gazi’nin öldüğünü anlayamaz ve daha uzun süre onun korkusuyla yaşarlar.


ÖLÜMÜYLE İLGİLİ RİVAYET

BATTAL GAZİ

Battalın kır atı barışta coşar,
Cihan da sevilmiş er Battalgazi,
Vatanı uğruna dağları aşar,
Düşmanları yakar kor Battalgazi.

Hasımları korkar Battal şanından,
Sevdikleri ayrılmadı yanından,
Saldırı yapanlar oldu canından,
Düşmanlara oldu sur Battal Gazi.

Kalemim yazıyor yüreğim söyler,
Bağrında yetişmiş Paşalar , Beyler,
Akıncın zalimi yolundan eyler,
Serdarın doğduğu yer Battal Gazi.

Bir yiğit şahlanmış Seyyid soyundan,
Herkes örnek almış güzel huyundan,
Yenilmemiş savaş adlı oyundan,
Yiğidini yenmek zor Battal Gazi.

Çokları göz dikmiş bu cennet yurda İslam’ın ordusu savaşmış burda,
Düşman orduları kalmışlar zorda,
Yolların düşmana dar Battal Gazi.

Fırat nehri ile yakın arası,
Malatya şehriydi önce burası,
Şimdi bizde beyim nöbet sırası,
Oluruz vatana yar Battal Gazi.

Kaya der toprağın şehitler kanı,
Her yanda görülür tarihi anı,
Atalar koymuşlar uğruna canı,
Nice şehitlerin var Battal Gazi.

Osman KAYA


SEYYİT BATTAL GAZİ KÜLLİYESİ

Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinde Üçler Tepesi’ndedir
1207-1208 yıllarında Anadolu Selçuklu Sultanı 1.Alaaddin Keykubat’ın annesi Ümmühan Hatun tarafından yaptırılmıştır.
Rivayete göre Battal Gazi Ümmühan Hatun’un rüyasına girmiş ve:
“Ey Hatun! Ben O kişiyim ki Diyarı Rûm’u aldım, kâh karada, kâh denizde doksan yıl gazilik ettim. Sonunda Mesihiye kalesinde şehit oldum. Gel beni ziyaret et, Üzerime bir türbe yap!.“demiştir. Ümmühan Hatun da mezarı bularak türbe ve adına bir külliye yaptırmıştır.



Seyitgazi’deki (Eskişehir) Seyit Battalgazi Külliyesi

KAYNAK: Turkceciler.com
Tag : ,

- Copyright © Malatya Serdarı Battalgazi - Skyblue - Powered by Blogger - Designed by Johanes Djogan -